Diş görünüşü iyi sayılmazsada kendisiyle barışık bir
kişiliği vardı aynalara küs değildi yalnız aynalalara düşkün olmadığından pek
vucüt dilini oturtamıyordu, çocukluğundaki bayramlar hariç özenli güzel
kıyafetler giydiğini hatırlamıyordu,
giyenlere de pek aldırış etmezdi çok kişi görüyordu güzel
lacivert takımlar, spor ceketler, ütülü kravatlı beyaz gömlekler hiç heves
etmemişti, bir defasında bir arkadaşının düğününde beyaz gömlek ve siyah
pantolon giymişti o gün de çocukluğundaki bayram günlerini hatırlamıştı, nerde o
eski bayramlar şimdiki bayramların tadı yok, acaba şimdiki çocuklarda onun
çocukluğunda hisettikleri gibimi hisediyor gerçekten merak ediyordu bir
bayramlık olsada bu dönemde çocuk olmayı istemişti, ama artık büyümüş koca adam
olmuştu nedense arkadaş ve akraba çevresinde hep yalnızları oynuyordu yada
kaderindemi bu vardı, çevresindeki yaşıtlarının onlarca arkadaşı ve arkadaş
grubları vardı, kendisi yalnızdı ama kendini bir türlü bir yere ait görmüyordu,
kalabalık arkadaş grupları ona göre değildi dil, uslup ve tarz olarak kendini
farklı hissediyordu, bir kaç defa denemişti ama bir türlü arkadaş ortamına uyum
sağlayamamıştı, ne kadar çok istemişti sıradan insanlar gibi olmayı günü birlik
yaşamayı, çalışmayı, onlar gibi konuşup onlar gibi küfür edebilmeyi, en çok ta
boş boş konuşmayı, basit yaşamak kadar güzel bir şey yoktur dedi kendi kendine,
kalabalıklar içinde yalnız kalmak fazla ağır geliyordu, kitaplar bir yere kadar
çare oluyordu, filimler doksan dakikaya kadar, akşamlar sabaha kadar çare
olabiliyordu, yalnızlık dedi yalnızlık biraz tanrısalıktır bize ağır gelir
.