15 Mayıs gibi anlamı büyük, mücadele dolu bir gün olan Kürt Dil Bayramı’nda, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı uygulama ne yazık ki bir kutlama değil, açık bir saygısızlıktır.
Kürt halkının asırlardır yok sayılan, bastırılmak istenen, sürgünlerle ve acılarla büyüttüğü kadim dili, bugün "kutlama" adı altında ayaklar altına serilmiştir. Gazi Caddesi kaldırımlarına yazılan klasik Kürt edebiyatçıların beyitleri, halkın binbir emekle sahip çıktığı bu dilin ve şairlerinin, kelimenin tam anlamıyla ezilmesi anlamına gelir.
Bu bir cehalet mi, provokasyon mu? Her ne olursa olsun, Kürtçeyi yere yazmak, ona bakılacak değil, basılacak bir şey muamelesi yapmaktır.
Bu kadim dili bugüne taşıyan Ehmedê Xanî’ye, Melayê Cizîrî’ye, Feqiyê Teyran’a, Cigerxwîn’e ve nice Kürt şairine reva görülen bu muamele, bir kültüre ihanettir.
Hiç kimsenin bu halkın dilini "süs" gibi sergilemeye, ama o süsü ayağının altına koymaya hakkı yoktur. Diyarbakır Hollywood değildir. Bizim edebiyatçılarımız, alimlerimiz kırmızı halıda yürütülecek vitrin figürleri değil; baş tacıdır!
Bu nasıl bir bilinçsizliktir ki, bir milletin en kıymetli değerleri yere yazılır?
Bu nasıl bir vizyonsuzluktur ki, dilini kutlamak yerine onun onuruyla oynanır?
Kürt halkı on yıllardır “dilimiz ayaklar altına alınmasın” diye mücadele verirken, siz çıkıp onu fiziksel olarak ayakların altına mı seriyorsunuz?
Derhal bu uygulamadan vazgeçilmelidir!
Söz konusu beyitler duvar panoları, sütunlar, tabelalar veya estetik anıtlar aracılığıyla sergilenmeli; hem değerlerine sahip çıkılmalı hem de gerçek bir saygı gösterilmelidir.
Bu yanlışı yapan, yaptıran, onaylayan herkes bu halka hesap vermelidir.
@dbbkultur
@diyarbakirbld
@serrabucak
@doganhatundbb
Sizden beklenen, bu dili yere sermek değil, göklere kaldırmaktır!
Bijî zimanê me!
Bijî edebiyata me!
EmoticonEmoticon