Mambo İtaliano

hey, mambo! mambo italiano! hey, mambo! mambo italiano go, go, go you mixed up sicialiano all you calabraise-a do the mambo like a crazy with a hey mambo, don't wanna tarantella hey mambo, no more a mozzarella hey mambo! mambo italiano! a girl went back to napoli because she missed the scenery the native dances and the charming songs but wait a minute, something's wrong hey, mambo! mambo italiano! hey, mambo! mambo italiano go, go, go you mixed up sicialiano all you calabraise-a do the mambo like a crazy with a hey mambo, don't wanna tarantella hey mambo, no more a mozzarella hey mambo! mambo italiano! try an enchilada with da fish a bac a lab and then a hey goombah, i love a how you dance a rhumbah but take a some advice paisano learn how to mambo if you gonna be a square you ain't a gonna go nowhere hey mambo! mambo italiano! hey mambo! mambo italiano! go, go, joe, shake like a giovanno hello kess-a-deetch-a you getta happy in the feets a when you mambo italiano shake-a baby shake-a cause i love a when you take a me mama say "stop-a or i'm gonna go to papa" and a hey ja drool you don't a have to go to school just make-a wid da beat bambino it's a like a vino kid you good a lookin' but you don't a-know what's cookin' till you hey mambo, mambo italiano hey mambo, mambo italiano ho, ho, ho, you mixed up siciliano it's a so delish a ev'rybody come copisha how to mambo italianoooooo! 'ats nice! unh!
Read More

Mesela Lê lê û Lo lo



konservatuvarda öğrenim görmüş oyunculara taş çıkartacak iki yetenek, bu iki yetenek başka milletin içinden çıksaydı inanın şimdi dünyanın sayılı yıldızlarındadı.
Read More

BLOG'A DAVET

Ülkemizde ve dünyada her geçen gün yeni olaylar olduğunu bilmekteyiz. Bu olaylar gerek siyasi gerek ekonomik gerekse kültürel nitelikte olabilmektedir. Bu gelişen olaylar insanlar üzerinde çok farklı şekillerde etki bırakmaktadır. Belli bir konuda her insanın görüşleri farklı olabilmekte ve insanlar düşünce tarzına göre bu olayları yorumlamaktadır. Ülkemizde gelişen bu olayların da uzman kişiler tarafından düşüncelerini belirterek köşe yazıları yazdığı bilinmektedir. Gelişen tüm olayları özgün bir biçimde ve tarafsız olarak kaleme almak gerekmektedir. Bunun için de deneyimli ve bilgili kişilerin bu yazıları yazması gerekmektedir.

                Bu sayfamız da artık her geçen gün yeni konularla sizlerin karşısına geleceğiz. İnsanların dikkatini çeken ve insanları yakından ilgilendiren konular hakkında özgün ve tarafsız bir biçimde yazılacak blog yazıları ile sizlerin karşısına çıkılacaktır. Belirli bir konu değil de insanların isteğine ve dünyanın gelişimine göre her türlü konu hakkında olduğu için de her insana hitap edecek yazılar olmaktadır.
                Bu sayfada artık her hafta kültür, sanat, internet ve teknoloji gibi daha çok konuda insanlara faydalı olacak bir biçimde yazılar kaleme alınacaktır. Ziyaretçilerin de rağbetine göre kendini yenileyecek ve sürekli gelişim içerinde olacak şekilde yazılan yazılar insanların ilgisini çekecek türden yazılar olacaktır.

                Blog makaleleri özgün ve tarafsız bir biçimde olacağı için hangi düşünce de olursa olsun her düşünce yapısına sahip kişiler tarafından okunabilmekte ve takip edilebilmektedir.

                İnsanların her geçen gün bilgi depolama konusunda kendini geliştirdiği ve dünyadan haberdar olmak için sürekli gelişmeleri takip ettiği bilinmektedir. Bu gelişmeleri de takip ederken seçtikleri sistemler çok ve çok önemlidir. Bunun için topluma her konuda daha faydalı olabilmek için bu günden itibaren sizlerinde katkılarını bekliyoruz.

C. Çağabey


Read More

Bir Site Önerisi ( Agenda Kurd)



Facebook'ta bir arkadaşın beni Prof. Dr. Kadri Yıldırım'ın sayfasını beğenmeye davet etmesi üzerine zincirleme usülü tesadüfen rastladığım Agenda Kurd sayfasından yönlendiğim Agenda Kurd internet sitesini sizlere önermek için bu yazıyı yazma zahmetine katlanıyorum, henüz tam incelememe rağmen ilk bakışta önerilecek bir site olduğunu düşünüp öneriyorum umarın iyi bir izlenim olmuştur,  KAHRAMAN İLE HAİN ARASINDAKİ SINIR yazısı ile başlıyorum. 

Not: özellikle değişik logoları olması çok güzel bir fikir


Read More

Hayal Kırıklıkları

"Herkesin kurduğu kimi küçük, kimi büyük hayaller vardır.Bu hayaller bazen gerçekleşir bazen de gerçekleşmez.Ama eninde sonunda,
insan mutlaka hayal kırıklığına uğrar,uğraması da gerekir.Çünkü bu, onu hakikate bir adım daha yaklaştırır,insan olduğunun
farkına varmasını sağlar ve yeni hayaller kurmayı öğretir.İşte sende herkes gibi bütün hayallerinin gerçek olmasını istiyorsun ama bu mümkün değil e...vlat.Hayallerin gerçekleştikçe
sen daha fazlasını isteyeceksin,daha büyük hayaller kurmaya çalışacaksın,hiçbişey sana yetmemeye başlayacak,hayallerin giderek büyüycek büyüycek ve günün b
irinde mutlaka hayal kırıklığına uğrayacaksın.Unutma evlat hayallerin ne kadar büyük olursa hayal kırıklığı da o kadar gürültülü olur."
Read More

Yalnızlık ve Sürü Psikolojisi

 
Düşünme yeteneği gelişmemiş canlılar kalabalığa yönelirler. Tıpkı balıklarda ve koyunlarda olduğu gibi kalabalığın daha güvenli veya daha doğru olduğunu sezinlerler. Bu insanda nasıl olur sorusunu Schopenhauer şöyle tarif ediyor ‘’İçinde ış...ığı olmayan insanlar kalabalığa karışıp ışık edinmeye çalışırlar, milli ve manevi duygular insanı kafatasçılığa kadar götürür’’Sürüye katılmak ve sürünün ne derece tehlikeli olduğunu Freud "Kitle Psikolojisi" adlı kitabından şu sözlerle dile getiriyor. ‘’Tek kişinin bireysel yoldan edindiği özellikler kitle içinde silinip gider, bireyin kendine özgü karakteri kaybolur. Irksal bilinçdışı kendini açığa vurup ayrı türdenlik (heterojen ite) aynı türdenlik (homojen ite) içerisinde eriyip kaybolur.’’Yine bu konuda Gustave Le Bon şöyle söyler. ‘’Kitle yaşamında korku olmadığı için vicdan da sorumluluk da kaybolur. Kalabalıkta her duygu her davranış bulaşıcı hem de ileri derece de bulaşıcıdır. Öyle ki bireyin kendi kişisel çıkarlarını kitle çıkarına feda ettiği görülür. Bireylerin telkin yatkınlığıdır. İpnotizmada bireyin bilinçli kişiliği bütünüyle kaybolur, istem (irade) ve ayrım gücü ortadan kalkar, tüm duygu ve düşünceleri ipnotizörün belirlediği yöne yönelir.’’
Read More

Türkiyeyi Kim Kurtaracak?

Türkiyeyi bir Abdullah kurtaracak Ya Allah Bismillah Biji Serok Abdullah, 
Türkiyede iki Abdullah var, ikisinden birisi ama hangisi?
Read More

ÖMER HAYYAM


HAYYAM (Ebul Feth Ömer bin İbrahim; Ömer Hayyam da denir), İranlı şair ve bilgin (Nişapur 1044.ay.y 1123/1136). Hayatı, gençlik yılları kesinlikle bilinmiyor. Elde bulunan eserlerinden, hayatıyla ilgili olayları anlatan bazı kitaplardan, mantık, felsefe, matematik ve astronomi konularında çalıştığı, bu alanlarda düzenli bir öğrenim gördüğü anlaşılmaktadır. Hayyam (”Çadırcı”) takma adını, atalarının çadırcılık yapmaları yüzünden aldığı söylenir.
Ömer Hayyam, dünyada en tanınmış şairdir, desek yeridir. Âlimliği de şairliği ile şöhrette eş değerdir. Matematik ve astronomide bugünkü ilmin temellerini atan bilginlerden biridir aynı zamanda. Hayyam edebiyat sahasında sadece rubaî bırakmıştır bize. Rubaîleri dünyevi olduğu kadar, uhrevîdir de Rubaîler dörtlükler hâlinde yazılar ve her dörtlük bir hüküm mesabesindedir. Hayatın felsefesini bu dörtlüklerde buluruz. Dünyada en güçlü rubaî yazarı olarak karşımıza çıkan Hayyam, herkesin okuduğu bir edebi kişiliktir. Dolayısıyla kültür dairesinden medeniyete ulaşan halkaların en güçlülerinden olmak itibarıyla da ayrı bir yeri vardır. Onun dörtlükleriyle hayatı anlamaya çalışanlar aynı düzlemde buluşarak, ortak değerler kazanmışlardır. Hayyama kimi Türk demiştir, kimi Fars Şiirlerini Farsça yazmıştır. İster Türk olsun ister Fars. İster Farsça yazsın ister başka dille O insanlığa yaşadığı çevrenin edebiyat diliyle ulaşmıştır.
 Hayyam, zamanında daha çok bilgin olarak ün kazandı. İran’ın, Selçuklular yönetiminde olduğu bir çağda yetişen Hayyam, Horasan ülkesindeki büyük şehirleri, Belh, Buhara ve Merv gibi bilim merkezlerini gezdi, birara Bağdat’a da gitti. Zamanının hükümdarlarından, özellikle selçuklu sultanı Melikşak ve Karahanlılardan Şemsülmülk’ten büyük yakınlık gördü. Saraylarında, meclislerinde bulundu. Reşidüddin’in “Cami-üt-Tevarih” adlı eserinde anlattığına göre Nizamülmülk ve Hasan Sabbah, Ömer Hayyam ile okul arkadaşıydılar.Hayyam,Hasan sabbah ve Nizamülmülk'ün arkadaşlığını anlatan ve  yüzyıllardır yinelenen ve halkın, hoşuna gittiği için vazgeçemediği,  düzeltilmesine kıyamadığı öykü şudur:
Her üçü de okulda öğrenimleri sırasında söz verirler: “Hangimiz yükselirsek, birbirimizi koruyalım!” Nizamülmülk  vezir olur. Hasan Sabbah’la Hayyam’a görev vermek ister. Hayyam, küçük bir maaşla yetinir. Hasan Sabbah sarayda görev alır. Hasan Sabbah’la Hayyam gerçi yakın yaşlardadır, ama vezir Nizamülmülk'le yaşıt olmaları için her birinin yüz yirmi yaşına kadar yaşamaları gerekirdi. Bu ise, olanak dışı olmamakla birlikte uzak bir ihtimaldır. Ama halk hayal dünyasında hala öyküyü bu haliyle sürdürüp duruyor.Oysa bu halk hikayesinde geçen olayda olduğu gibi Reşidüddin’in “Cami-üt- tevarih''adlı eserde verdiği bilginin gerçek olma ihtimali yoktur.çünkü Hayyam’ın Nızam’ül-Mülk ve Hasan Sabbah ile ders arkadaşı olduğu hakkındaki rivayet, tamamıyla uydurmadır. Nızam’ül-Mülk 408’de (1017) doğmuş, 485’te (1092) bir Batıni tarafından öldürülmüştür. Hasan Sabbah Elemut’u 483 (1090 - 1091) ele geçirmiş, 518’de (1124) ölmüştür.
 Gerek Hayyam’ın zamanında, gerek sonraki çağlarda yazılan kaynaklarda çağının bütün bilgilerini edindiği, o alanlarda derin tartışmalara girdiği, fıkıh, ilahiyat, kıraat, edebiyat, tarih, fizik ve astronomi okuttuğu yazılıdır. Ebu’l Hasan Ali El-Beyhaki onun çok bilgili bir kimse olduğunu, fakat müderrislik hayatının pek başarılı olmadığını bildirir. Ayrıca Zemahşeri ile uzun boylu tartışmalara giriştiğini, onun derslerine bile devam ettiğini, Zemahşeri’yi, bilgi bakımından beğendiğini yazar.
 Hayyam’ın fizik, metafizik, matematik, astronomi ve şiir konularında değişik eserleri vardır. Bunlar arasında İbni sina’nın Temcid (Yücelme) adlı eserinin yorum ve tercümesi de yer alır. Zamanında, bir bilgin olarak ün kazanan Ömer Hayyam’ın edebiyat tarihindeki yerini sağlayan, sonraki yüzyılarda da doğu islam dünyasının en büyük şairlerinden biri olarak anılmasına yolaçan Rubaiyat’ıdır (Dörtlükler).
Aslında ömer hayyam ismini yazdığı rubailerle günümüze kadar taşımıştır.Onu bu çağda gizemli kılan önemli farklardan biride şarap şairi olarak bilinmesine neden olan şarap ile ilgili rubaileridir.

      Ömer Hayyam, iran ve doğu edebiyatında rubai türünün kurucusu sayılır. Sonraları aralarına başkalarının eserleri de karışan bu rubailer iki yüz kadardır. Hayyam, oldukça kolay anlaşılan, yumuşak, akıcı, açık ve seçik bir dil kullanır. Şiirlerinde gerçekçidir. Yaşadıkları, gördüklerini, çevresinden, zamanın gidişinden aldığı izlenimleri yapmacığa kapılmaksızın, olduğu gibi dile getirir. Ona göre, gerçek olan yaşanandır, dünyanın ötesinde ikinci bir dünya yoktur. İnsan, yaşadıkça gerçektir, gerçek ise yaşanandır. En şaşmaz ölçü akıl ve sağduyudur. İnsan bir akıl varlığıdır. Gerçeğe ancak akıl yolu ile ulaşılabilir.
      Onun şiirinde zamanın haksızlıkları, softalıkları, akıl almaz saçmalıkları ince, alaylı, iğneleyici bir dille yerilir. Dörtlüklerinin konusu aşk, şarap, dünya, insan hayatı, yaşama sevinci, içinde bulunduğumuz geçici dünyanın tadını çıkarma gibi insanla sıkı bir bağlantı içinde bulunan gerçek eylem ve davranışlardır. Şiirlerinde işlediği konulara, çok yönlü felsefe açısından bakar. Aşk, sevinç, hayatın tadını çıkarma, Hayyam’a göre vazgeçilmez insan duygularıdır, insan hayatının ana dokusu bunlarla örülüdür. Bazı dörtlüklerinde filozofça derin bir sezgi, açık ve seçik bir insan severlik duygusu, gösterişten, aşırılıktan uzak bir yaşama anlayışı görülür.
KİM DEMİŞ HARRAMI BİLMEZ HAYYAM
BEN HELAL İLE HARAMI KARIŞTIRMAM
SENİN İLE İÇTİĞİM ŞARAP HELALDİR
SENSİZ İÇTİĞİM SU BİLE HARRAM...
Hayyam kendisinden sonra gelen pek çok şairi etkilemiş, rubai alanında tek örnek olarak benimsenmiştir. Batı ülkelerinde adına bir çok dernek kurulmuş, rubaileri bütün batı dillerine, bu arada birçok defa Türkçeye Rubaiyat-i Hayyam, Hayyam’ın Rubaileri, Ömer Hayyam ve Rubaileri, Dörtlükler adı altında tercüme edilmiştir.


KAYNAKÇA
nergizhan dileklen(ömer hayyam)ilgi yayınları 2010-2011
harold lamb          (ömer hayyam)kaknüs yayınları 2010-2011
tahir galib seratlı   (ömer hayyam) kastaş yay.   2006
Abdülbaki Gölpınarlı; Hayyam ve Rubaileri inkılap kitap evi 2006
 Rüştü Şardağ; Bütün Yönleriyle Hayyam Rubaileri,özgür yayınları 2005

Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Read More

NİLGÜN MARMARA ŞAİRİN İNTİHARI

Daha 29’unda onca yazacağı şiir’i varken ‘’Ey yeryüzü görmediğim arka bahçen kalmadı’’ diyerek yeryüzünden gitmeye karar verdi. Bireyin yalnızlığı üzerine yoğunlaşan ve Slvia Plath’ten etkilenen Nilgün Marmara Üniversitede Tezini ‘’Slvia Plath’tin şairliğinin intiharı bağlamında analizi’’ üzerine yaptı bu çalışması çok sonra Dost Körpe tarafından Türkçeye çevrildi.N.Marmara Çeviride Gizdökümcü şairciliği şöyle tanımlar: Kendini aklama peşinde olan şairin, yer altına inmesidir. kendine özgülüğü her cümlesinde kendini gösteriyor. kendinden sonra etki alanına birçok ünlü yazarı aldı bunlar;Orhan Alkaya, Lale Müldür, Kücük İskender, Gülseli İnal, Cezmi Ersöz ve daha bilmediklerimiz. Çok yazısının olmamasına rağmen bunca kalıcı olmasını sadece özgün anlatımına bağlamak Nilgün Marmaraya haksızlık olur, O, sadece yazmadı bazen yazdıklarını yaşadı bazende yaşadıklarını yazdı. NİLGÜN MARMARA 1958 yılında istanbul’da doğdu orta ve liseyi Maarif Kolejinde tamamladı. Boğaziçi üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. Çeşitli dergilerde şiirleri yayımlandı. 29 yaşında, yeryüzünü terk etmeye karar vererek yaşamını sonlandırdı. ŞİİRLERİ: Daktiloya Çekilmiş şiirler (1988), Metinler (1990) KİTAPLARI: Kırmızı Kahverengi Defter ( Ölümünden sonra Gülseli İnal tarafından hazırlandı.1993) Düşü Ne Biliyorum / Nilgün Marmara Kimdi o kedi, zamanın eşyayı örseleyen korkusunda eğerek kuşları yemlerine, bana ve suçlarıma dolanan? Gök kaçınca üzerimizden ve yıldız dengi çözüldüğünde neydi yaklaşan yanan yatağından aslanlar geçirmiş ve gömütünün kapağı hep açık olana? Yedi tül ardında yazgı uşağı, görüldüğünde tek boyutlu düzlüktür o ve bağlanmıştır körler örümcek salyası kablolarla birbirine sevişirken, iskeletin sevincini aklın yangınına döndüren, fil kuyruğu gerdanlıklarla. Yine de, o, zaman kedisi pençesi ensemde, üzünç kemiğimden çekerken beni kendi göğüne, bir kahkaha bölüyor dokusunu düşler maketinin, uyanıyorum küstah sözcüklerle: Ey, iki adımlık yerküre Senin bütün arka bahçelerini gördüm ben! (Daktiloya Çekilmiş Şiirler) Çok Güzel Durma artık burada uysal âşık! Aydınlık milinin yatağında. Bilemiyoruz belki de meşe o ağacın adı, Anlayamıyoruz varolduğumuzu gölgesinde ağırbaşlılığının. Veda geliyor şimdi, öğretmek için sergilenmeyi, uçuşan geriye dönen vakitte. Kime, kime gönderiyor incelen yapraklarını yüzün, kavisin beyaz yanağıyla? Bu aklıkta, minarem mavi benim. Işığım denize kayıyor, bir sayıklama izleğiyle, bir zamanlar pay verdiğimiz insanlığa! Kuşum ve Ben Kuşum ve ben bir aynada uyuyoruz, kafesimiz yatağımız yüzlerimiz eşlerine baka baka sonsuz kar altında uyuyoruz kuşum ve ben Eşim ve ben kızıl bir bağla bağlıyız birbirimize Çözülürse yoksulluk sevinir Aynamızın içinde tek bu bağ... Kızıl kıskaç eşim kuşum ben... ( Kırmızı Kahverengi Defter ) Şairin intiharı Bir süredir masamın üstünde tek sayfa bir mektup duruyor. "Şuna bir göz at" diye elime tutuşturulmuş bir mektup... 13 Eylül 2002 tarihli... Düzgün bir el yazısıyla yazılmış. En üstte büyük harflerle "Aslında bütün mesele neydi?" yazıyor: "Hani, ‘Hayatın neresinden dönülse kardır’ dizesi var ya Nilgün’ün, canım benim, ben yaşamın neresinden döneceğimi çoktan belirlemiştim. Nilgün Marmara’nın 29 yaşında, S. Plath’in şubat ayında intihar etmesi, benim de 29. yaşımın 29 şubatında intihar etmemi gerektirmezdi. Ama madem ki yaşamda kalmaya kendimi ikna edemiyordum, o zaman bir tarih belirlemeliydim ve 29. yaşımın 29 şubatını seçtim. Bu yüzden ‘Şubatta Saklambaç’a bir yığın başka sırla birlikte intihar edeceğim tarihi de gizlemiştim. Ne var ki, kitabımı bir türlü bastıramadım (o kitabı görmeden ölmek bana nasıl acı veriyor bilemezsiniz). Ama şimdi..." İlk okuyuşumda burada durdum. Devam etmeye korktum. Sonra merakım yendi korkumu... Okudum: *** "Ama şimdi yaşamımın bu ayrım noktasında hiçbir yerde huzur bulamadığıma göre bu tarihi bekleyecek gücüm de kalmadı. Hem Zebercet de belirlediği tarihten önce intihar etmemiş miydi? (Kimbilir belki kendimle barışabilseydim...) Yerleşik Yabancı’ydım her yere Metin Abi... Sen yanarak öldün ve ben ne yangınlar geçirdim sana ulaşabilmek için. Daha ne kadar dayanabilirdim, herkesin bir başkasının acısı pahasına mutlu olduğu yaşama? Tüm arkadaşlarımı ve sevgilim Meral’i çok seviyorum. Beni affedin." *** Mektubu ileten arkadaştan öğrendim sonrasını... "Şair - yazar - akademisyen Zafer Ekin Karabay o mektubu yazdığı gün, Eskişehir’de intihar etti." Neden peki? "Aslında bütün mesele neydi?" "Şiir hem yitiş, hem kurtuluştur" diyen bir şair, niye 29’unda kemerine asar kendini?.. "Yaşamdan daha büyük olma isteği mi? 30 yaş kırgınlığı mı? Mağrur bir an mı?" Hayır! Mesele (Mayakovski’den Kaan İnce’ye, Van Gogh’dan Nilgün Marmara’ya, Jack London’dan, Hemingway’e kadar) bütün sanatçıların, vicdan sahiplerinin, hayatı sevenlerin meselesi: Ozanın, başkalarının acısı pahasına elde edilen mutluluğu kabullenememesi... Alaattin Topçu’nun deyişiyle "hayatın ağırlığı karşısında insanın hafifliğini", "N’apalım, dünya böyle" diye geçiştirememesi... Sokaktaki tevekkülle baş edememesi... Sokaktakilerden olmayıp, onları dönüştürmeye de gücünün yetmemesi... Ve "kendiyle barışıp" haksızlığa alışarak yok olmaktansa, intihar ederek var olmayı tercih etmesi... Nilgün Marmara da "Ey, iki adımlık yerküre/ senin bütün arka bahçelerini gördüm ben" deyip gitmedi mi? *** "Son mektup"un üzerinde bir not var: "Bunu Kül’de yayınlarsanız sevinirim" deyip muzipçe soruyor: "Nasıl sevineceksem?" Sonra da bu talepteki tutunma çabasına dikkat çekiyor, parantez içinde: "Bu da hâlâ yaşamak istediğimi mi gösteriyor nedir?" Son kitabını göremeden ölmüş bir ozanın son mektubunu yayımlatma isteği... Vahşeti yüreğinde hisseden "yabancı"nın dayanılmaz bozgunu... "Kaçış değil onlarınki, reddediş", biliyorum. Ama yine de "Bu reddiyenin başka yolları olmalı" diyorum. Bunca haksızlığı ve bizim onca haksızlığa alışmışlığımızı böyle yumruk gibi yüzümüze vurmadan, canına kıymadan... Bizi şiirsiz, şairsiz koymadan... Hayatla başa çıkmanın ozanca bir yolu olmalı... Çünkü Karabay’ın dediği gibi; "Yolculuğa çıkmışlar için hem limansa şiir, hem de gemi..." O gemiyi en son şair terk etmeli... CAN DÜNDAR
Read More

DÜŞÜNCE TARİHİ ( BİR KİTAP ÖNERİSİ



GÖK BOŞLUĞUNDA BİR DÜNYA. Milyonlarca yıl önce, gök boşluğunda sıcak bir gaz bulutu belirdi. Bu bulut,
uzun bir gelişme sonunda dünyamız olacak. Biz insanlar, acı ve tatlı bütün serüvenlerimizi onun üstünde
yaşayacağız: Öykümüz, güneşin parlak ışıkları altında renklenen bu bulutla başlıyor. Sıcaklığın bulutumuzdaki
hidrojen ve oksijen bireşimini göğe uçurduğunu varsayıyoruz. Yaşamımızın gerçekleşmesi için gereken su kalın bir
bulut halinde dünyamızı çevrelemiş olmalı. Yoksa dünyamız soğuyamazdı. Bu, öylesine kalın bir buluttu ki güneş
ışınlarının dünyamıza ulaşmasına engel oluyordu. Dünyamız karanlıktı, bundan ötürü de soğuması hızlanmıştı.
Soğuma, milyonlarca yıl sürmüştür herhalde. Isı, kaynama derecesinin altına düştüğü zaman, dünyamızı çevreleyen
bulut sağanaklar halinde boşanmaya başlamıştır. Böyle olmasaydı suyu nereden bulabilirdik? Dünyamızdaki
boşluklar sularla dolmuştur. Yağmurların tuzsuz olduğunu biliyoruz. Tuz, okyanuslara, uzun jeolojik çağlar
boyunca kara parçalarından taşınmıştır: İnsan tohumlarının varlaşabilmesi için tuzlu sular gerekiyordu.

 DÜŞÜNCE TARİHİ
ORHAN HANÇERLİOĞLU

Read More

Ölüm



Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç.
Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile
Avunmak istemeyiz böyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak bitmeyen sükünlu gece.
Guruba karşı bu son bahçelerde keyfince
Ya, aşk içind harab ol, ya şevk içinde gönül
Ya, lale açmalıdır göğsümüzde, yahut gül.  


Read More

 



Top 100 Dropshipping Companies in Europe & Turkey"
is a comprehensive guide designed for aspiring entrepreneurs and e-commerce enthusiasts. Curated by Cahit Çağabey, this resource highlights the most reliable and trending dropshipping suppliers across Europe and Turkey. Whether you're starting your first online store or scaling your business, this book offers valuable insights into supplier features, categories, and direct access links—helping you make smarter decisions in today’s competitive market.


Buy Now       10  Euro





Prepared by Cahit CAGABEY
Site içeriği kaynak gösterilerek kopyalanabilir cahit-cagabey.blogspot.com Blogger tarafından desteklenmektedir.. Blogger tarafından desteklenmektedir.