NECMİ ORAL 15 ARALIK 2009 BULANIK OLAYLARI


15 Aralık 2009 yılında Bulanık olaylarında hayatını kaybeden NECMİ ORAL' saygıyla anıyoruz.

Hayat ve Ölüm arasında iki kare




Read More

Êzîdîler

Ézidîler, toplam nüfûsları sadece 700 bin kadar olan küçük bir Kürt topluluğu. Kürt’türler ve Ézidîlik dînine mensuplar. Ézidîlik (Yezdîlik), İslam’dan önce ve ama Zerdüştîlik’ten sonra ortaya çıkmış bir dîn. İsmini Kürtçe, Farsça ve benzer İranî dillerde “Tanrı” anlamına gelen “Yezdan” (Ézdan) isminden alıyor. Allâh-û Teâlâ için “Xwedâ” (Hüdâ) isminin yanısıra “Yezdan” ismi de halen dahi Müslüman Kürdistan ve İran coğrafyalarında kullanılır. Yezdî (Ézidî), yani “Allâh’a (Yezdan) bağlı olan” demektir. (NOT: Bugün halen Türkiye, Kürdistan, İran, Irak, Azerbaycan, Pakistan, Afganistan gibi ülkelerde kullanılan ve “Tanrı” anlamına gelen “Hüdâ / Xwedâ” ismi, öz Kürtçe bir kelimedir ve “Kendi kendini var eden, kendinden var olan” anlamına gelmektedir. Yani “başka bir güç tarafından yaratılmamış, varlığı kendinden olan”.) Ézidîlik (Yezdîlik) isminin ve bu dînî topluluğun, yanlış bir şekilde Türkiye’de ve özellikle de İran’da pekçok insan tarafından zannedildiği gibi, Kerbelâ katliâmını gerçekleştiren Yezid bin Muaviye ile uzaktan yakından bir alakası yoktur. Tamamen isim benzerliğidir. Dediğimiz gibi, ismini Muaviye’nin oğlu Yezid’den değil, “Tanrı” (Allâh, Hüdâ) anlamına gelen “Yezdan” isminden alır. Zaten İslam’dan çok önce doğmuş bir dîndir. Bu dîn ve dînî topluluk için – özellikle Türkiye’de Müslüman Kürt ve Türk halkları tarafından – yanlış bilinen ve asılsız olan “şeytana tapanlar” ithamının da aslı astarı yoktur. Ézidîler Şeytan’a tapmazlar, iftiradır; tıpkı Müslümanlar, Hristiyanlar, Yahudîler ve Zerdüştîler gibi Allâh’a taparlar. Fakat onlardan (bizden) farkları şudur: Cennet’te Şeytan’ın lânetlenmesi ve kovulması hadisesine inanmazlar ve bunun, insanlar tarafından Şeytan’a atılmış bir iftira olduğuna inanırlar. Şeytan’ın (Ézidîler “Melek Tawus” derler) günâhsız bir melek olduğuna inanırlar. Meleklerin en başta gelen özelliği “günâh işlememek” olduğuna göre ve Allâh-û Teâlâ melekleri bu özellikte yarattığına göre, kendisi de bir melek olan İblis nasıl olur da günâh işleyebilir? Ézidîler’e göre kötülük, insanın kendi içindedir. İnsan, kendi yaptığı kötülüğün sorumluluğundan kurtulmak için, kendi iradesiyle işlediği suçların günâhını Şeytan’ın üzerine yıkmaktadır. Halbuki o günâhları insanlara Şeytan işlettirmiyor, insanlar o günâhları kendi iradeleriyle işliyorlar. “Tek tanrılı” bir dîndir ancak diğer “tek tanrılı” dînler olan İslam, Hristiyanlık, Musevîlik ve Zerdüştîlik’ten farkı, “peygambersiz bir dîn” oluşudur. Ézidîler’in peygamberi yoktur ancak “peygamber derecesinde gördükleri” şeyhleri vardır. Ayrıca kutsal kitapları da vardır ve ismi “Mushafa Reş” (Kürtçe’de “Siyâh Mushaf” demek)’tir. Ézidîlik’in bir özelliği de, dünyada sadece Kürtler arasında var olan bir dîn olmasıdır. Kürtler dışında bu dîne mensup hiç kimse yoktur yeryüzünde. Zaten 50 milyonluk Kürt milletinin içinde bile toplam nüfûsları 1 milyon bile değildir; topu topu 700 bin kişilik çok küçük bir dînî azınlıktır. Diğer bir önemli özellikleri, dışarıdan kimseyi dînlerine kabul etmemeleridir. İnsan istese de Ézidî olamaz. Ézidî olmak için Ézidî anne – babadan doğmak gerekir. Dîne girmek mümkün değildir ancak dînden çıkmak çok kolaydır. Örneğin; en büyük günâh “insan öldürmek”tir ve – her ne amaçla olursa olsun – cinayet işleyen kişi dînden çıkmış sayılır. Bu hassasiyet, sadece insanlara karşı değil, diğer canlılara (hayvanlar ve bitkiler) karşı da aynı şekildedir. Gıda (yemek) haricinde, yani hayatın devamı amacı dışında hayvanları öldürmek, bitkilere (ağaçlara ve çiçeklere) zarar vermek haramdır. 6 milyar nüfûslu yerküresinin belki de en “çevreci” ve “doğa dostu” topluluğudur, Ézidîler. Doğaya, ekolojiye, yabanî hayvanlara, bitki örtüsüne ve su kaynaklarına hiçbir şekilde zarar vermezler. Hatta zarar verenleri kendi aralarından dışlar, dînden aforoz ederler. Tarihleri boyunca hiç kimseye bir zararları olmamış, başka toplumlara ve insanlara en ufak bir kötülükleri dokunmamış, hatta bırakın diğer insanları, yabanî hayvanlara ve bitkilere bile zarar vermekten kaçınan, kendi içlerinde kapalı bir toplum olarak yaşayan ve bütün Müslüman, Hristiyan komşularının ve onlarla insanî münasebetleri olan herkesin de rahatlıkla şahîdlik ettiği üzere oldukça sıcak ve insanperver olan bu küçük dînî azınlık, bugün ne yazık ki IŞİD (DAİŞ) denilen, dünyanın ve tarihin en barbar çetesinin, hiçbir acıma duygusu olmayan katiller sürüsünün korkunç tehdidi altında. Kürdistan’a saldıran IŞİD barbarları, Şengal (Sincar) bölgesinde binlerce Ézidî’yi – sırf dînleri farklı diye – vahşî bir şekilde katletti, gelen haberlere ve bilgilere göre kadınlarını “cariye” yapıp köle pazarlarında sattı. Onlardan geriye kalan binlerce çocuk ve bebek, açlık ve susuzluktan öldü. Yazarken bile parmaklarımın titrediği bu dramı anlatacak kelime yok... İbrahim SEDİYANİ (Yaseminler Gülümsüyordu Ellerimiz Kavuştuğunda


Read More

Bulanık Seçim Sonucu ( Suç Kimde)

Bulanık Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları gösterdiki sorun partide değil partiliydemiş,

BULANIK İLÇE MERKEZİ

Bulanık İlçe Merkezinde Cumhur Başkanlığı seçim sonucu
Selahattin Demirtaş: 6 bin 558
Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu: 597
Recep Tayyip Erdoğan : 2 bin 44

BULANIK GENEL
Bulanık'ta Cumhur Başkanlığı seçim sonucu
Muş’un Bulanık İlçesi’nde Cumhur Başkanlığı seçimi için yapılan oy kullanma işlemi olaysız bir şekilde sonuçlandı. Köy ve Beldeler ile birlikte İlçede kurulan 157 sandıkta seçmen oyunu kullandı. Toplam 43 bin 195 seçmenin bulunduğu ilçede kullanılan 34 bin 608 oyun 248’i geçersiz sayıldı. İlçe genelinde geçerli sayılan 34 bin 360 oydan Selahattin Demirtaş: 28 bin 766, Recep Tayip Erdoğan: 4 bin 724 oy alırken, Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu ise 870 oy aldı.

BULANIK YEREL SEÇİMLER

BDP %48.4

AKP %47.8

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ

HDP %83.17

AKP %13.96

SUÇ KİMDE?



Read More

MÜLK ALLAH'INDIR MÜLKİYET HIRSIZLIKTIR

MÜLK ALLAHINDIR
MÜLKİYET HIRSIZLIKTIR


Antikapitalist müslümanların kendilerine slogan olarak belirledikleri mülk Allahındır deyimi aslında Kuranı Kerimin bir çok ayetinde geçen bir terimdir, İnsanların çektiği acılar ya da birbirlerine yaptıkları zulümlerin başlıca nedeni genellikle mülk kavgasıdır. Allah kutsal kitap Kuranı Kerimde mülk edinme ile ilgili bazı ayetlerinde şöyle buyurmaktadır, 

"Göklerde, yerde, bu ikisinin arasında ve nemli toprağın altında olanların tümü O'nundur".(Taha Suresi, 6) 

"Göklerin ve yerin mülkünün Allah'a ait olduğunu bilmiyor musun? O, kimi dilerse azaplandırır, kimi dilerse bağışlar. Allah, herşeye güç yetirendir."(Maide Suresi, 40) 

"Allah'ın, bol ihsanından kendilerine verdiği şeylerde cimrilik edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır; bu, onlar için şerdir; kıyamet günü, cimrilik ettikleriyle tasmalandırılacaklardır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır.Allah yaptıklarınızdan haberi olandır."(Al-i İmran Suresi, 180) 

"Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azabı müjdele. Bunların üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün, onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve:) "İşte bu, kendiniz için yığıp-sakladıklarınızdır; yığıp-sakladıklarınızı tadın" (denilecek)."(Tevbe Suresi, 34-35) 

" O, mal yığıp biriktiren ve onu saydıkça sayandır. Gerçekten malının kendisini ebedi kılacağını sanıyor. Hayır; andolsun o, 'hutame'ye atılacaktır. "Hutame"nin ne olduğunu sana bildiren nedir? Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir."(Hümeze Suresi, 2-6) 

MAL SAHİBİ MÜLK SAHİBİ HANİ BUNUN İLK SAHİBİ

evet gördüğümüz üzere bu ayetlerden yola çıkarak diyebilirizki bugünün müslüman ve ümetçi geçinenlerinin bir çoğu Kuran'a ters yaşamaktadır, bir tarafta biriktirdikçe biriktirenler diğer tarafta açlıkla terbiye edilenler.


ÖZEL MÜLKİYET

john locke'ye göre toplum sözleşmesinin dolayısıyla da devletin temelidir. kropotkin'e göre de eşitsizliğin temelidir.


Aynı şekilde kendilerine emek, adalet, eşitlik ve özgürlüğü destur edinerek mücadele eden her kulvarda özel mülkiyete karşı olduğunu işçinin, emekçinin hakkını savunduğun dile getirip bunun için yığınları sokaklara döken  kişilere baktığımızda yine savundukları görüşe ters düşen bir yığın insan görürürüz


İslami kaynaklara baktığımızda sonuç olarak MÜLK ALLAH'INDIR sonucuna varıyoruz.

Sosyalizmin kuramcılarına bakılırsa da MÜLKİYET HIRSIZLIKTIR sonucu çıkıyor.

iyi güzel de iki tarafında uygulayıcıları kendi inançlarının tersini yapıyor....


C. Çağabey
Read More

Dilsiz Şeytanlar

İnsan kalabilme mücadelesi
Hz. Peygamber (s.a.v.) öyle buyurdu; "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır."
 - Dünyanın fakir bölgelerinde çocuklar açlıktan can verirken; sessiz duran, oralara elini uzatmayan kişi dilsiz şeytandır.

Herhangi bir hak sahibinin hakkı gasp edilirken, buna seyirci olarak duran kişi dilsiz şeytandır.
 Mağdur ve yoksul insanlar açlıkla kıvranırken tıka basa yemek yiyen ve ama bu yoksul insanları asla önemsemeyen kişi dilsiz şeytandır.


Gücün yanında yer alan ve zulüm altında inleyen insana destek vermeyen kişi dilsiz şeytandır.

Hangi dine, ırka, dile mensup olursa olsun çocukların öldürülmelerinden ıstırap duymayan kişi dilsiz şeytandır.

Zalim ve diktatör olanlara sen zalimsin demeyen kişi dilsiz şeytandır.

Atacağı her adımda menfaatini düşünen, yarının endişesiyle zulme karşı sessiz duran ve sürekli kıvıran,
renksiz, karaktersiz ve kişiliksiz her kişi dilsiz şeytandır.

Hangi dine mensup olursa olsun haksızlığa uğrayan biz mazlum için vicdanı sızlamayan kişi dilsiz şeytandır.

Elindeki imkanın bir kısmını fakir ve mağdurla paylaşmayıp, onun perişan halini geniş karnıyla seyreden kişi dilsiz şeytandır.
Aleyhine de olsa adaletin ve haklının yanında saf tutmayan kişi dilsiz şeytandır. Sonuç şudur :Bu dünyada dilsiz duran, öteki alemde mutlaka dilsiz olarak diriltilecektir.

Cahit Çagabey
Read More

KURDİSTAN İSİMLİ GEMİ

KURDİSTAN İSİMLİ GEMİ
Kurdistan isimli gemi ilk olarak 1914 yılında Short Brothers Ltd, adlı ingiliz şirketi tarafından yapıldı . 9 eylül 1917 tarihinde Panteleria adasının 50 km yakınlarında Alman birlikleri tarafından batırıldı, 1928 yılında aynı ingiliz şirketi tarafından tekrar yapılan gemiye yine Kurdistan ismi konuldu, 10 aralık 1941 saat 11: 57 sıralarında İrlanda yakınlarında yine Alman savaş uçakları tarafından batırıldı. İngiltere devlet arşivinden Kürdistan isimli geminin fotoğrafı
Read More

İHANET ÇEMBERİNİ TUTAN UTANSIN


İHANET ÇEMBERİNİ TUTAN UTANSIN...

İhanet varoluşumuzun ayrılmaz parçalarından biridir, ihanet çözülmesi, anlaşılması gereken  bir problemdir, Kürt ve Kürdistan tarihi ihanetlerle doludur.

İhanet Kavramını Kürtler kendi adlarıyla anarlar, Kürtler eşittir ihanet, şüphesiz ihanet  yeryüzünde yaşayan bütün halkların ve ulusların içinde görülen bir olgudur ancak tarihe  baktığımızda hiç bir ulusun, veya halkın tarihinde Kürtlerde olduğu kadar ihanet ve brakuji  yoktur.
Ulusal kimliğini şahsi ve aşiret kimliğinin altında gören biz Kürtlerin feodal zihniyeti  değişmedikçe ihanet kavramı Kürtler için pek bir şey ifade etmeyecektir.

Kürtlerin yakın tarihi her ne kadar özgürlük mücadelesi ve isyanlarla anılsada bu  serhıldanların yenilgiye uğramasının birinci sebebi yine Kürtlerin kendi iç  ihanetlerindendir, ihanetin bedeli hep ağır olmuştur bunu yapılan bütün isyanlarda  görebiliyoruz, sırasıyla göz gezdirdiğimizde isyan liderleri birinci derecede yakın  akrabaları tarafından bile ihanete uğradıklarını görürüz, fazla detayına girmeden burada  sayacağımız isyanların hepsi iç ihanet sonucu yenilgiye uğramıştır, Şeyh Ubeydullah nehri  isyanı, Koçgiri İsyanı, Cibranlı Halit bey'in yakalanışı, Şeyh Sait isyanı, Ağrı İsyanı,  Zilan Katliamı, Dersim İsyanı velhasıl Kürtler hep iç ihanet yüzünden kaybetmiştir.

Son olarak yaklaşan yerel seçimlerde Bulanık'ta kendi içimizde birbirimizle didişmeden bir  iç ihanet sayılabilecek oluşumlara gitmeden, sorunlarımızı parti hukuku içinde konuşarak  diyalog yolu ile çözelim, demem o ki ilkelerine bir sefer ihanet edersen hayat seni her gün  sorgular.

rahmetli Ahmet Kaya'nın sesinden bu şarkıyı dinleyelim

İhanet zincirini tutan utansın
Dönüp arkasına bakan utansın
Dost diye bağrıma bastığım insanlar
Arkamı dönünce vuran utansın

Read More

Kürdistanda soyu tükenen canlılar

''Kurdistan coğrafyasında yaşamış ve soyu tükenmiş yabani hayvanlar'' Diyarbakırda öldürülen Leopar ile birlikte Kürt hayvanseverlerin ilgisini tekrar bu konuya çekti, Mezopotamya coğrafyasının dağlık yapısı tarih boyunca bir çok yabani hayvan türüne barınak olmuştur.
 Kürt coğrafyası yabani hayvan türlerinin beslenmesi ve barınması için çok elverişli bir bölge olduğu kesindir, Kürdistan coğrafyasındaki zengin bitki örtüsü ve su kaynakları bir çok yabani hayvan sürüsünün buraları kendilerine yaşam alanı olarak seçmesine neden olmuştur.
 Kürdistanda evcilleşitirilen Koyun, Keçi, Sığır, Manda, At, Eşek, Domuz gibi hayvanların dışında bölgede yaşamış bazı yabani hayvan türleri şunlardır, Kurt, Sırtlan, Siyah Ayı, Boz Ayı, Domuz, Tilki, Kunduz, Çakal, Leopar, Kurdistan Aslanı, Kaplan, Çıta, Toy Kuşu, Tarla Kuşu, Bıldırcın, Leylek, Tavus Kuşu, Keklik, Kınalı Keklik, Güvercin, Kartal, Akbaba, Kaplumbağa, Kertenkele, Yılan bunların dışında göl ve nehirlerdeki Alabalık, Sazan, Kör balık gibi bir çok hayvan için Kurdistan bölgesi üreme ve çoğalma alanı olmuştur.

 Arkeolojik çalışmalarda bulunan Asur ve Kürtlere ait tablet ile çömleklerde resmedilen figürlere bakıldığında M.Ö. 100. yıllarına kadar Kürdistanda Fil avının yapıldığı görülmektedir, ayrıca bu kabartmalar Deve kuşununda bu bölgede yaşadığını göstermektedir.
Asur Kralı I.Tiglathpileser ( M.Ö. 1114 -1076 ) yaşamını anlatan kitabelerde çıktığı bir av'da dört yaban sığırı, on fil ve 920 Aslan öldürdüğü beyan etmektedir, Kürdistan'da yaşayan hayvan türlerinden bir çoğunun günümüzde soyu tükenmiştir. Kürdistan dağlarında halen nadirde olsa görülen bazı hayvan türleri ise şunlardır, Çakal, Tilki, Sırtlan, Domuz, Karaca, Geyik, Ceylan, Dağ keçisi, Dağ koyunu, Gaza tavşanı ve bir çok yırtıcı kuş türüne rastlanılmaktadır. Soyu tükenmeye yakın olduğundan koruma altına alınan Telli Turnalarda günümüzde yaz aylarında Bulanık ovası Murat nehri kıyılarında yaşamaktadır.
Read More

''Kürtler'' Öjenizm'in uygulanması gereken bir ırk'tır

Yılların siyasi birikim ve deneyimine sahip bir siyasi hareketin süphesiz yanlış yapma olasılğı düşüktür tabi kendini dönemin ve çağın koşullarına göre programlamışsa, seçimler geldi Bulanık hiç olmadığı kadar karışık, seçme ve seçilme söz konusu olduğunda genellikle para ve bağlantılar sonucu belirler.
Legal Kürt siyaseti özgürlük hareketinin öngürdüğü siyasal çizgide ve önderliğin üçüncü bir yol olarak sunduğu demokratik özerklik kavramlarının altını doldurmaya çalışırken bunu olmazsa olmazı olarak kabul ediyor, ama ne yazık ki bunu yaparken teoride okuduğumuz özü bilimsel sosyalizm olan demokratik özerkliğin BDP yöneticileri ve kadroları şahsında uygulanan pratiğini anlamakta zorluk çekiyoruz.

 BDP'nin daha çok seçim süreçlerinde ortaya çıkan pratiğine bakıldığında yıllarca bu partide emek veren, fedakarlık eden, partinin bütün eylem ve etkinliklerine katılan, tutuklanan, ceza alan, türlü işkencelerden geçenlerin hepsi tek tek ekarte ediliyor, daha da fazlası fikir olarak BDP ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan fedoal aşiret temsilcileri, Burjuva kırıntıları, sistemle içiçe geçmiş kişi ve kişilikleri tercih ediyor, bir orta sınıf kurma özentisi almış başını gidiyor, bugün Rojavada uygulanan sistemin bu gidişle BDP'nin yönetim kademesince uygulanması mümkün görünmüyor, kaldıki açlık ve yoksuluğun hüküm sürdüğü Kürdistan coğrafyasında bu kadar iktidar ve kariyer hastalığına yakalanmış kişi ve kişiliklerin ortadoğu için bir kurtuluş umudu olan demokratik özerkliği inşa etmesi hayal bile edilemez.

 İdeal bir düzeni ve iç hukuku olmayan her yıl yüzde yirmi nüfus artışı olmasına rağmen beş yılda bir oyunu yüzde bir bile artıramayan bu partinin Kürt özgürlük hareketi tarafından ona açılan alanda ciddi bir özelleştiri vermesi gerekmektedir.
Read More

Kop'taki Ermeni manastırı Surb Daniel

Kop'a Ermenistan'dan bakış
 Batı Ermenistanın bir ilçesi
 Kop, Kob, Koğb. Batı Ermenistan’ın Bitlis Eyaleti’ndeki Muş Sancağı’nın Bulanıkh (Bulanık) Kazası’nın merkezi olan yerleşim yeri. Muş’un yaklaşık 80 km. kuzeydoğusunda, Manazkert (Malazgirt) –Muş karayolu üzerinde, Aradsani Nehri’nin bir kolu olan Kordzor’un sol kıyısında bulunmaktadır. İlk olarak Vandir (Surb/Aziz Ağbırik) Manastırı’nın 995 tarihli dini fermanında Koğb şekliyle anılmaktadır. Bu isim daha sonra şekil değiştirerek Kop olmuştur. Birinci Dünya Savaşı arifesinde yaklaşık 5300 kişi (4500’i Ermeni) yaşamaktaydı. Ermeniler tarım, zanaatlar ve hayvancılıkla uğraşmaktaydı. Surb Astvadsadsin, Surb Gevorg ve Surb Tukhmanuk adında üç kiliseleri vardı. Kop’un yaklaşık 1 km. güneydoğusunda Surb Daniel (Kop’un) Manastırı vardı. Kop Ermenilerinin bir kısmı 1915 Soykırımı esnasında katledilmiş, kurtulabilenler Doğu Ermenistan’a sığınmışlardır. Edebiyatçı Bensen (S. Movsisyan), yazarlar Z. Daryan, K. Tapaltsyan ve S. Tarontsi Kop doğumludur. Kop ismi Bulanık olarak değiştirilmiştir.

 Küçük Ermeni Ansiklopedisi, III. cilt, Yerevan, 1999.
Read More

Youtube de Kaybolmak

Ansızın nerden geldiğini bilmediğiniz bir duygu seline kapılırsanız bırakın kendinizi akışa sonun sonucu geleceğin ta kendisidir, kanatlanıp uçarcasına bir duyguyu başka bir zaman daha yakalamayabilirsiniz,

seçimlerde yaklaşıyor bu aralar benim kafamda seçimle ilgili en çok takılan şey google artı da Osman Baydemir ile ilgili sayfaların olmaması halbuki bütün +Türkiye genelinde en çok istediğim ve merak ettiğim şey acaba Urfada Osman Baydemir kazanırmı kazanmazmı, öyle umuyorumki kazanır. 

Youtube de +Cimßom Galatasaray ı veya başka bir şeyi arıyorsunuz bide bakmışsınız hiç ilgi ve alakası olmayan başka bir ve birden çok videonun içinde buluyorsunuz kendinizi öyle bir şey oldu işte ne aradığımı bile şu an unnutum neyse en karşıma çıkan video Kerkük düğünü diye bir şey çözünürlüğü biraz düşük ama gerek müzik gerek halayın içindekiler sanki ailenizden birileriymiş gibi hissetiriyor, çok hüzünlü bir düğün buyrun izleyin... Kerkük düğünü
Read More

Youtube ile yan gelir elde edin

Bilen arkadaşlar için söylemiyorum, malumumuz sanal alemde uzun zamandır computer başında oturarak ciddi paralar kazanan insanlarımız var, dünya genelinde online olarak bu hizmeti veren bir çok sektör bulunmaktadır, bunların içinde en meşhur olanı tabiki +Google AdSense ve  +STEM on Google+  Community video sitesi +youtube.com   youtube bunlar içinde en kolay ve en zahmetsizi olanıdır, kendi çektinğiniz bir videoyu yükleyerek para kazanmaya başlayabilirisiniz tabi her şeyde olduğu gibi bundada önceden belirlenmiş belli başlı kurallar var, youtubeden ocak ayında aldığım iki ödemenin dekontunu sizinle paylaşmak istiyorum, diyebilirimki hiç zaman harcamadan uğraşmadan kazanılan ufak bir miktar para belkide bu sektörde en az olanlardan biri, yalnız şunu söyleyebilirim +AdSense Dashboard  ve +youtube.com google.com dan aylık 5 bin dolar kazanan insanları biliyorum.


Sıfırdan İleri Seviye Youtuber olmak için bilmeniz gereken her şey bu E-Kitab'da 



Read More

İLÇEMİZDE OKUMA KÜLTÜRÜ VE YEREL BASININ ROLU


Okumaya dair çoğu zaman yanlış algılarımız vardır, feodal gelenek ve ananelerin hüküm sürdüğü bir iç ülkede yaşıyoruz 'dünya genellemesinde okuma kültürünün en düşük olduğu bir sömürge hukukuna tabiiyiz.

Kuran'ı Kerimin alak süresinin ilk ayetlerinde okumanın önemine vurgu yapılmaktadır  '' ikra' bismi rabbikelleziy halak  halekal'insane min 'alak   ikra' ve rabbükel'ekrem  elleziy 'alleme bilkalem allemel'insane ma lem ya'lem''   '' Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir alekadan (embriyodan) yarattı, Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir, O Rab ki kalemle yazmayı öğretti, İnsana bilmediği şeyleri öğretti.''

Diğer taraftan Said-i - Kurdî   Kurd Teavun ve teraki Gazetesi  hicri 1324 - miladi 1908 baskısı  birinci sayısında xwendin, xwendin, xwendin diyor, okumanın ve öğrenmenin bu kadar apaçık önemini bildiğimiz halde günde yarım saatimizi bile ayırdığımız söylenilemez.

  Öğrenme isteği insana  verilmiş en büyük iyiliklerden bir tanesidir, Okumak, araştırmak ve bazı şeyleri bilince çıkarmak, ufkunu genişletip, devamlı ileriye gitmeyi düşünmek insanın tabiatında vardır.

Okuma kültürü açısından baktığımızda''Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Rapor’unda kitap okuma oranında Türkiye, Malezya, Libya ve Ermenistan gibi ülkelerin bulunduğu 173 ülke arasında 86. sıradadır.'' dolayısıyla Türkiye içindede bölgemizin okuma sıralaması en sonlardadır, bu itibarla okumanın ve eğitimin önemini anlatacak bu misyonu üstlenecek aydın gazeteci, yazar, çizerlere görev düşmektedir, hani derler ya ''nasıl yönetilmek isterseniz öyle yönetilirsiniz'' ilçemizin okuma kültürünün ne düzeyde olduğunu merak ediyorsak ilçemizin aydınları olan gazetecilerimize, yazarlarımıza bakmamız yeterli olacaktır.

Beşeri bir varlık olan İnsanın hiç olmazsa  kendisini tanıyıp bilmesinin ve bundan yola çıkarak  bir çok şeyi öğrenmesinin yolu okumaktan, öğrenmekten ve onun nihai  sonucu olan ilimden geçer.

          Bi rasti em çima dixûnin?  Bu soruyu ilçemizde kaç kişi kendisine sormuştur, acaba bizler neden okumak zorundayız? Bu soruya kaçımız cevap aradık? ilçemizin aydın misyonunu elinde bulunduran yerel gazete sahipleri ve muhabirler acep ne kadar toplumu aydınlatmaya, okumaya, teşvik etmiştir, eğer ilçemizde halkın istediği şekilde değilde egemenlerin arzuladığı şekilde gelişmeler oluyorsa o ilçedeki gazetecilerin her boyutuyla kendilerini gözden geçirmesi gerekir, halkın beklentilerine cevap olamayan gazetelerin maddi beklentilerden başka bir fonksiyonu yok demektir.

                                                                                                                                                Cahit Çağabey
                                                                                                     

Read More

KENTLEŞME VE KÜRTLERİN KENDİ KADERİNİ TAYİN HAKKI

KENTLEŞME VE KÜRTLERİN KENDİ KADERİNİ TAYİN HAKKI

Ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı bir nevi hem yerel hem de genel anlamda kendilerini yönetme, kendi yasalarını, kanunlarını oluşturma, istedikleri takdirde kendi devletlerini kurma hakkıdır.
Kürtlerin Cumhuriyet öncesi  kendi kendilerini ulusal anlamda yönetmek isteği üzerine yaptıkları ilk teşşebüs  1847 Botan beyi (Mîrê Botan Bedîrxan) Bedirhan bey, ikincisi ise 1880 deki Şeyh Ubeydullahi Nehri serhildanlarıdır.
Kürtler yaşadığı çoğrafyada (Kurdistan) on yıllardır  karşı karşıya olduğu sömürge sistemi ve onun asimilasyon politikalarına, siyasi, ekonomik, sistemli devlet baskıları ile yerleşim bölgelerine yapılan barajlar  ve benzeri göçertme politikaları gibi nedenlere dayalı olarak sık sık iç ve dış göçler yaşamaktadır.
KENT VE KENTLEŞME
KENT
Kent, anlaşılabilir tabiri ile  toplu yerleşik alanlarının yaygın kullanılan adıdır,  Kırsal olmayan şeklinde de tabir edilebilir, kentin tanımına geçmeden  kırsal kesim  deyince neyi kastettiğimize biraz açıklık getirmekte yarar var,  Kırsal kesim, genel anlamda kentin karşıt anlamı olarak nüfusun büyük çoğunluğunun tarım ve hayvancılıkla uğraştığı yerleşim yerleridir.
Bir yerleşme biçimi ve kollektiv bir yaşam alanı  olarak Kent, ilk insan topluluklarından günümüze  gelişme süreci içinde yakın çağların ve belli bir toplumsal aşamanın ürünüdür.“Kent, sosyal, politik, ekonomik ve kültürel nitellikleri yönetim biçimi ve nüfusu bakımından kentleşmemiş  bölgelerden ayırt edilebilen, genellikle ''ekonomik kriterlere göre kent, mal ve hizmetlerin üretim, dağıtım ve tüketimi sürecinde toplumun sürekli olarak değişen ihtiyaçlarını karşılamak için ortaya çıkan bir ekonomik mekanizmadır''.
Kent sosyolojisini,  kentin ortaya çıkışından günümüze evrimini ve toplumsallaşma sürecine katkısını araştıran sosyolog Louis Wirt'  Toplum bilimi ölçütüne göre  kent’ i “Toplumsal bakımdan benzerlik göstermeyen bireylerin oluşturduğu, göreceli olarak geniş, yoğun nüfuslu ve mekanda süreklilik niteliği olan yerleşik alan olarak nitelemektedir.
 Kent kavramını genel anlamda kısaca tanımladıktan sonra kentleşme  üzerine kısa bir tanımlamaya gidebiliriz.
KENTLEŞME
Kentleşme günümüzden 5,000 ( beş bin) yılı aşkın bir süre önce Mezopotamya'da ortaya çıktığı bilinmektedir, Kentin gelişimine ilişkin açıklamalarından da anlaşılacağı gi­bi, kentleşmeye sebebiyet veren nedenler, köy ve kent arasındaki itici ve çekici etkenler, kırsal kesimlerde oluşan nüfus fazlalığını buralardan iten faktörlerin yanısıra bu fazla nüfusu kentlere çeken olgularda olmaktadır.
Dar anlamda Kentleşme, kent sayısının ve kentlerde yaşayan nüfusun artması anlamını taşımaktadır, Kent nüfusu kırsal kesimden (köy) şehire (kent) göçlerle artar, Gelişmiş olan devletlerde kentleşme bu şekilde nüfus akınları halinde gerçekleşir.




                                                                                                          C. Çagabey


Read More

 



Top 100 Dropshipping Companies in Europe & Turkey"
is a comprehensive guide designed for aspiring entrepreneurs and e-commerce enthusiasts. Curated by Cahit Çağabey, this resource highlights the most reliable and trending dropshipping suppliers across Europe and Turkey. Whether you're starting your first online store or scaling your business, this book offers valuable insights into supplier features, categories, and direct access links—helping you make smarter decisions in today’s competitive market.


Buy Now       10  Euro





Prepared by Cahit CAGABEY
Site içeriği kaynak gösterilerek kopyalanabilir cahit-cagabey.blogspot.com Blogger tarafından desteklenmektedir.. Blogger tarafından desteklenmektedir.